12 Aralık 2019 Perşembe



EYVAH YÖNETİCİ OLDUM KİTAP ÖZETİ
            Bir kitabı okurken her zaman ön sözüyle birlikte okunmasını düşünen biri olarak "Eyvah Yönetici Oldum" kitabını elimde aldığımda ilk olarak ön sözünü okuyarak başladım. Daha kitabın ön sözünü okurken  Özden Hocanın yöneticilikle ilgili iş hayatında yönetici olacak yada olan kişilerin okuması gereken bir başucu kitabı kaleme aldığını fark ettim, çünkü bizler her ne kadar geçtiğimiz eğitimleri başarıyla tamamlasak bile öğrendiklerimizi uygulamaya, yaşantılarımıza aktarmaya geldiğinde panikliyoruz, bocalıyoruz ve sonuç büyük bir başarısızlık oluyor. Kitapta panik, motivasyon, bilgiyi arama, vizyona sahip olma, stresle başa çıkma gibi günlük hayatımızda bizi zorlayan ama aşmamız gereken sorunlara  yapıcı bir şekilde çözümler göstermekte.
Motivasyon nasıl sağlanır?
Liderin özellikleri nelerdir?
İyi bir ekip nasıl olmalı?
Sürdürülebilir Başarı nasıl olmalıdır?
Karar aşamasında neler yapılmalı? vb. sorulara bu kitapta cevap  bulabiliriz.
            Kahramanımız Mert'in yönetici olduğunu öğrendiği anda yaşadığı panik ve ne yapacağını bilmemesi yeni yönetici olanların yaşadığı sorunların en başında gelmektedir. Bakıldığı zaman kahramanımız yöneticilikle ilgili verilen eğitimleri başarı ile tamamlamış, fakat uygulama Konusunda ise bocalamıştı. Ayrıca kitabın ön sözünde belirtilen koruyucu melekle karşılaştığında ve onun rehberliğinde ilk günkü yaşadığı panik duygusunu atlatmayı başarmıştır. İnsanlar üzerine her zamankinden farklı bir sorumluluk verildiğinde panik duygusuyla beraber stres ve iletişim gibi bazı sorunları da beraberinde getirmektedir.  Tabi ki stres düzeyi ve bununla nasıl başa çıkmamız gerektiğini bilmemek yaşadığımız olayların hem ruhsal hem de fiziksel olarak insanı nasıl etkilediğini kahramanımızın başından geçenlerle daha iyi anlamaktayız. Kitapta Mert'in yapmış olduğu araştırma ile aslında stresle baş etmenin göründüğü kadar zor olmadığını fark ettiriyor. insanın hayatında yapmayı unuttuğu  ya da yapmak istemediği durumların aslında stres azaltma konusunda ne kadar yararlı olduğunu ortaya koymaktadır. sıcak bir gülümseme,içten bir teşekkür gibi.
            İnsanlar topluluk önünde konuşurken bazı zorluklar ile karşılaşabilmektedir. Bunlar kendini ifade edememe, vermek istenilen mesajı doğru bir şekilde verememe vb. Bakıldığında birey insanlar karşısında ne kadar rahat olursa iletişim konusunda da o kadar başarılı olur. Mert'in başına gelen olayda ekip arkadaşı Deniz'in dediği gibi bazen karşılaştığımız kriz durumlarını fırsata çevirebiliriz. Koruyucu meleğin verdiği öğütler ile yönetici de karşılaştığı krizi fırsata çevirerek başarı elde etmiştir. Yöneticilerin dikkat etmesi gereken bir diğer nokta ise çalışanların hem iş hem de özel hayatlarında bazı planları olabileceğini göz önünde bulundurması gerektiğidir.
            Motivasyon bir çalışmada ne kadar önemli ise bir yönetici ve çalışanları içinde o kadar önemlidir. Motivasyonu olmayan bir insan pusulasını kaybetmiş bir gemi gibidir. bir işletmede çalışanlar arasında motivasyon konusunda sıkıntı varsa öncelikle bunu nelerin etkilediği ve bu nedenlerin nasıl ortadan kaldırılacağı konusunda çözümler üretilmelidir. kitapta yönetici ve çalışanlarının yaşadığı motivasyon sorununu fark etmesini sağlayan koruyucu meleği rehberliği ile bu durumu nasıl çözeceğini anlaması ve bu duruma göre hareket ederek sorunu ortan kaldırması bunun en güzel örneğidir. Motivasyonun insanlar için ne kadar önemli olduğunu Maslow'un ihtiyaçlar hiyerarşisine bakarak anlayabiliriz, çünkü birey neye ihtiyaç duyuyorsa o alana doğru kendini motive eder. yani kişi eğer açsa yemek yemek onun motivasyonu olur ama insan her zaman hiyerarşinin  en üst noktasında bulunan kendini gerçekleştirme basamağına ulaşmak için kendini motive etmektedir. Bireyin kendi kendisini motive etmesine "öz-motivasyon" denir. Kitapta geçen "İnsan kendinin hem motoru hem de freni olabilir" sözünün ne kadar doğru olduğuna dikkat çekmek isterim ve bu söz bu kavramı anlaşılabilir kılmış. Şöyle ki insan  istediği zaman kendi kendini motive ederek daha başarılı olabilmektedir. diğer yönden insanlar bazen dışsal motivasyona da gerek duymaktadır. İşletme açısında çalışanların performansını arttırabilmek için motivasyonunun ne kadar önemli olduğunu ve iş yerinde ortaya çıkan beklentilerin net olamaması, aşırı kontrol, yıkıcı eleştiriler, bilgilerin paylaşılmaması, önerilerin sürekli reddi, iyi performansın ödüllendirilmemesi gibi durumlarda çalışanları etkileyen bu davranışlar işletme içinde olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Özellikle eleştiri konusunda önerilen sandviç ekmeği yönetimi gerçekten bu konuda uygulanacak en iyi yöntemlerden birisidir. Bu yöntemle karşıdaki kişinin öz güvenini kırmadan daha yapıcı şekilde eleştirmek her zaman kabul edilebilir.
            Bireyler motivasyona sahip olduklarında daha verimli bir ekip çalışması ortaya koyabilir. Şu da unutulmamalıdır ki mükemmel diye bir şey yoktur, en iyi hedeflenmelidir. Ama bu durum çalışanlar arasında bir çatışmanın olmayacağını ortaya koymaz. Çatışmaların ortadan kaldırılması için iyi yönetim ve iş tanımının yapılması gerekmektedir. Eğer belli bir iş tanımı yapılmazsa  ekip arasında anlaşmazlıklar ortaya çıkacaktır bu da yapılacak işin aksamasına neden olabilir. İyi bir yönetici çalışanların iş tanımlarını onların bilgi,beceri ve yetenekleri doğrultusunda en iyi şekilde yapabilmelidir. Bu tanımlamayı yaparken 3İ kuralına göre  hareket etmeli yani "İşbirliği,iletişim,ilişki yönetimi" kurallarına dikkat edilmeli. Ekip içinde yönetici ve çalışanı arasında yaşana iletişim eksikliği nedeniyle ortaya çıkan gerilim diğer çalışanları da etkilemektedir. Ayrıca ekip ruhu oluşturulurken yapılacak olan aktiviteler içinde rekabet barındırıcı aktiviteler olmamasına dikkat edilmelidir. Kitapta ekibin yapmış olduğu basket maçı bunun ne kadar bir karar olduğunu göstermektedir.
            Yöneticinin dikkat etmesi gereken bir diğer nokta ise projelerin kısa süreli olduğunu göz önünde bulundurarak ortaya çıkabilecek ekip bölünmelerinin önüne geçebilmek için vizyon/değer ikilisidir. Deniz'in kısa süreli olacağını düşündüğü projenin sonunda ne olacağını bilmediği için başka iş görüşmeleri yapmış ve bunu Hakan'dan öğrenen Mert bu durumda ne yapacağını düşünürken koruyucu meleğinin rehberliği ile bir vizyon oluşturmaya karar verir. Kitabı okurken bu kavram ile ilgili yaşadığım kavram karmaşasını düzeltebilmemi sağladı. Vizyon "Bugünü yönetirken,geleceği şekillendirmemizi sağlar" cümlesini kısa ve öz olarak tanımlanmıştır. Yöneticinin proje vizyonunu ekip arkadaşlarını katarak oluşturması ve sorumluluğunu paylaşması ekip motivasyonunun artırılmasını sağlamaktadır. Fakat şu da bir gerçek ki vizyon her zaman tek başına yeterli değildir, çünkü değerler vizyonun belirleyicisidir. Vizyon için gerekli olan eylem ve tutkudur  (V+E+T).
            Bir yöneticinin görevi bununla sınırlı değildir. Ayrıca yöneticinin yanında bulunan koruyucu meleğinde ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır. İyi Bir yönetici aynı zaman da iyi bir kariyer gelişimi yönetimi yapabilmesi de görülmektedir. Mert'in ekibindeki Senem ile yaşadığı durumda bunu ortaya koymaktadır. Senem yeni aldığı iş teklifi sonucunda şuan ki pozisyonunu karşılaştırarak bir analiz yapmış fakat Mert'in kendisi için araştırdığı 5 kariyer basamağı sonucunda nerede yanlış yaptığını fark ederek kendi kariyer planına doğru bir şekilde karar vermiştir. Bana göre en önemli kariyer gelişimi basamağı "kendini tanımaktır". Birey, kendini ne kadar iyi tanırsa kendisi için en iyisini seçebilmektedir. Eğer bunu yapmazsa aldığı kararlar sonucu işten elde etmesi gereken doyum ve performans düşecektir. birey kendini tanıma basamağını başarılı şekilde sonlandırdığında ise diğer basamaklar olan; bilgi ve deneyim,kariyer hedefi,iş analizi,profesyonel yardım basamaklarına yönelerek kariyer planlaması yapılmalıdır.
            Bir yöneticinin taşıması gereken bir diğer önemli özellik de lider olabilmesidir. şu da bir gerçektir ki iyi bir yönetici her zaman iyi bir lider olmayabilir. Yönetici kendini geliştirerek iyi bir lider olabilir. Nitekim Mert ve Hakan arasında barınakta geçen konuşmada ve Nurettin bey'in Mert'e söylediği "İyi bir yönetici olmuşsun ama lider olamamışsın" sözü  bunu ortaya koymaktadır. Koruyucu meleğin lider, mentor ve koç farkını ortaya koyarak anlatması yönetici ve liderin de birbirinden farklı olduğunu ortaya koymuştur. Koç; bir hedef doğrultusunda yaptığı performans değerlendirme ile geri dönütler vererek iş ilişkisi kurmaktadır. Mentor; daha uzun süreli , iş deneyimi paylaşımı yapan, karşılıklı güven ilişkisi içinde kurulan ilişkilerdir. Bir mentor daha uzun soluklu bir çalışmayı kapsamaktadır. Fark ettim ki mentorluk ne kadar önemli bir kavrammış, artık klasik kalıplarından sıyrılmış farklı bir anlama ve işleve sahip yeni bir yöneticilik kavramı diyebiliriz. Artık ekiple daha iyi iletişim kurabilen, empatik düşünebilen,aktif dinleyici ve çözüm odaklı bir yönetici var karşımızda
            Bir liderin sahip olması gereken bazı özellikleri vardır. Bunlar; öz denetim (Kişinin kendi denetimini yine kendisinin sağlaması), empati kurma (Kişinin kendisini karşısındaki kişinin yerine koyma), öz motivasyon (Kişinin kendi kendini motive edebilmesi),sosyal beceri ve son olarak en önemlisi kendini tanımaktır. Eğer kişi bu sayılan özellikleri kendinde barındırıyor ve bunların yönetimi ve gelişimini sağlayabiliyorsa iyi bir lider olabilir.
            Bu sırada Zeynep ve Mert'in arasında gelişen duygusal yakınlığın da anlatılması kitabın daha akıcı bir şekilde ilerlemesini sağlamıştır.
            Bir proje yapılırken yada yürütülürken elde edilen bilgilerin veri haline dönüştürülerek saklanması, gerekli yerlere transfer edilmesi projenin en önemli unsurlarından biridir. Mert ve ekibinin yapmış olduğu toplantıda ekip bireylerinin hepsini aslında kendi bilgilerini nasıl organize ettiklerinden bahsetmişler ve  Hakan'ın bu konuyla ilgili yazmaya başladığı program üzerinde diğer çalışanların elde ettikleri verileri de kapsayacak bir şekilde programı genişletme kararı almışlardır. Bu program ile proje sırasında elde edilen bilgilerin veri halinde doğru zamanda ulaşılmasını kolaylaştırmayı amaçlamaktadır.
            Proje ile ilgili her şey son hızla devam ederken yönetim kurulunun Mert'ten  "sürdürülebilir başarı" konusunda bir çalışma  yapmasını istemişler, bunu üzerine Mert paniklemiş ve stres nedeniyle ortaya çıkan rahatsızlığı nedeniyle kendini kötü hissetmiş ama koruyucu meleğinin rehberliğinde bu konu hakkında çalışmaya başlamıştır. Yaptıklarını düşününce aslında bu konu ile ilgili çalışmalar yapmış olduğunu görmüştür. o zaman kadar yapmış olduğu çalışmaları düşünerek on bir maddelik bir plan oluşturmuş ve bundan yararlanarak slaytını hazırlamıştır. Aynı zaman da "Başarıyı yönetmek, başarıya ulaşmaktan daha zordur" sözü sürdürülebilir başarının da ne kadar zor olduğunu ortaya koymuştur. Ayrıca sürdürülebilir başarı, bir şirketin ayakta kalması,çevresindeki değişimlere ayak uydurabilmesi,rekabeti yönetebilmesi için çok önemli bir kavramdır.
            Mert'in hazırladığı maddelere bakacak olursak; yeni vizyon ve strateji oluşturmak ki bu noktada Mert ve ekip arkadaşları daha önce bir çalışma yaparak hem bir vizyon belirlemişler hem de vizyon için atılacak adımlar olan değerleri şirketin vizyon ve değerleri doğrultusunda belirlemişlerdir. Hedeflere uygun eylem planı yapma, Mert ve arkadaşları yaşadıkları bir iş karmaşası nedeniyle yaptıkları toplantıda etkili bir proje takvimi yaparak bu durumu da çözüme kavuşturmuşlardır. Başarıya ivme kazandırma, burada sürekli hedefler koyarak ilerlemenin daha verimli ve etkili olduğundan bahsedilmiştir. sürekli öğrenme ve gelişme, ortaya atılan her bir yeni hedef aslında beraberinde yeni öğrenmeleri de beraberinde getirmektedir. Çalışanları elde tutmak, bu konuda Mert'in Hakandan öğrendiği deniz ile ilgili durum sonucunda yaptığı vizyon ile ilgili çalışmalar ve Senem'in yaşadığı kariyer sıkıntısı nedeniyle yaşadıkları ama Mert'in bunu da nasıl çözdüğü konusu ile ilgili yaptıkları çalışmalar buna örnektir.
            Organizasyon esnek bir yapıda olması, teknolojinin sürekli değişmesi ve işletmeni bu değişime hızlı ayak uydurması ve bunları sağlayacak bir program oluşturmuş olmaları bu konuda yaptıkları çalışmaları gösterir. Etkin teknoloji kullanımı, değişim konusuyla yakından ilgili olan bu madde ekibin bilgileri veri haline getirmesi hakkında yaptığı çalışmayı kapsamaktadır. İşletmelerin yapması gereken bir diğer sürdürülebilir başarı maddesi ise israftan kaçınmadır. Proje sırasında karşılaştıkları finansal sıkıntıları farklı kalemlere aktararak kapatmışlar ve projenin finansal durumu aşılmamıştır.
            Sonuç olarak bir yöneticinin ne gibi özelliklere sahip olması gerektiği,karşılaştığı engelleri nasıl aşması gerektiği,liderin yol gösterici olduğu, bir ekip ruhunun nasıl oluşturulması gerektiği,karar verirken ekibi bun sürece nasıl katacağı,mentorluk kavramının ne kadar önemli olduğu, kahramanımız Mert'in gizemli yardımcısı olarak simgelenen Gizem karakteri ile bir kez daha anlamış bulunuyoruz.
             
           
           

24 Şubat 2018 Cumartesi




SİS

Sarmış ufuklarını senin gene inatçı bir duman,
beyaz bir karanlık ki, gittikçe artan
ağırlığının altında herşey silinmiş gibi,
bütün tablolar tozlu bir yoğunlukla örtülü;
tozlu ve heybetli bir yoğunluk ki, bakanlar
onun derinliğine iyice sokulamaz, korkar!
Ama bu derin karanlık örtü sana çok lâyık;
lâyık bu örtünüş sana, ey zulümlér sâhası!
Ey zulümler sâhası... Evet, ey parlak alan,
ey fâcialarla donanan ışıklı ve ihtişamlı sâha!
Ey parlaklığın ve ihtişâmın beşiği ve mezarı olan,
Doğu’nun öteden beri imrenilen eski kıralıçesi!
Ey kanlı sevişmeleri titremeden, tiksinmeden
sefahate susamış bağrında yaşatan.
Ey Marmara’nın mavi kucaklayışı içinde
sanki ölmüş gibi dalgın uyuyan canlı yığın.
Ey köhne Bizans, ey koca büyüleyici bunak,
ey bin kocadan artakalan dul kız;
güzelliğindeki tâzelik büyüsü henüz besbelli,
sana bakan gözler hâlâ üstüne titriyor.
Dışarıdan, uzaktan açılan gözlere, süzgün
iki lâcivert gözünle nekadar canayakın görünüyorsun!
Canayakın, hem de en kirli kadınlar gibi;
içerinde coşan ağıtların hiç birine aldırış etmeden.
Sanki bir hâin el, daha sen şehir olarak kuruluyorken,
lânetin zehirli suyunu yapına katmış gibi!
Zerrelerinde hep riyakârlığın pislikleri dalgalanır,
İçerinde temiz bir zerre aslâ bulamazsın.
Hep riyânın çirkefi; hasedin, kârgüdmenin çirkeflikleri;
Yalnız işte bu... Ve sanki hep bunlarla yükselinecek.
Milyonla barındırdığın insan kılıklarından
Parlak ve temiz alınlı kaç adam çıkar?


Örtün, evet ey felâket sahnesi... Örtün artık ey şehir;
örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahbesi!
Ey debdebeler, tantanalar, şanlar, alaylar;
Kaatil kuleler, kal’ali ve zindanlı saraylar.
Ey hâtıraların kurşun kaplı kümbetlerini andıran, câmîler;
ey bağlanmış birer dev gibi duran mağrur sütunlar ki,
geçmişleri geleceklere anlatmıya memurdur;
ey dişleri düşmüş, sırıtan sur kafilesi.
Ey kubbeler, ey şanlı dilek evleri;
ey doğruluğun sözlerini taşıyan minâreler.
Ey basık tavanlı medreseler, mahkemecikler;
ey servilerin kara gölgelerinde birer yer
edinen nice bin sabırlı dilenci gürûhu;
“Geçmişlere Rahmet! ” diye yazılı kabir taşları.
Ey türbeler, ey herbiri velvele koparan bir hâtıra
canlandırdığı halde sessiz ve sadâsız yatan dedeler!
Ey tozla çamurun çarpıştığı eski sokaklar;
ey her açılan gediği bir vak’a sayıklıyan
vîrâneler, ey azılıların uykuya girdikleri yer.
Ey kapkara damlariyle ayağa kalkmış birer mâtemi
sembole eden harap ve sessiz evler;
ey herbiri bir leyleğe yahut bir çaylağa yuva olan
kederli ocaklar ki, bütün acılıklariyle somutmuş,
ve yıllardır tütmek ne... çoktan unutulmuş!
Ey mîdelerin zorlaması zehirinden ötürü
her aşâlığı yiyip yutan köhne ağızlar!
Ey tabi’atin gürlükleri ve nimetleriyle dolu
bir hayata sâhip iken, aç, işsiz ve verimsiz kalıp
her nâmeti, bütün gürlükleri, hep kurtuluş sebeplerini
gökten dilenen tevekkül zilleti ki.. sahtadir!
Ey köpek havlamaları, ey konuşma şerefiyle yükselmiş
olan insanda şu nankörlüğe lânet yağdıran feryât!
Ey faydasız ağlayışlar, ey zehirli gülüşler;
ey eksinlik ve kaderin açık ifadesi, nefretli bakışlar!
Ey ancak masalların tanıdığı bir hâtıra: Nâmus;
ey adamı ikbâl kıblesine götüren yol: Ayak öpme yolu.
Ey silahlı korku ki, öksüz ve dulların ağzındaki
her tâlih şikayeti yapageldiğin yıkımlardan ötürüdür!
Ey bir adamı korumak ve hürriyete kavuşturmak için
yalnız teneffüs hakkı veren kanun masalı!
Ey tutulmıyan vaitler, ey sonsuz muhakkak yalan,
ey mahkemelerden biteviye kovulan “hak”!
Ey en şiddetlikuşkularla duygusu kö¨rleşerek
vicdanlara uzatılan gizli kulaklar;
ey işitilmek korkusuyle kilitlenmiş ağızlar.
Ey nefret edilen, hakîr görülen millî gayret!
Ey kılıç ve kalem, ey iki siyasî mahkûm;
ey fazilet ve nezâketin payı, ey çoktan unutulan bu çehre!
Ey korku ağırlığından iki büklüm gemeye alışmış
zengin – fakir herkes, meşhur koca bir millet!
Ey eğilmiş esir baş, ki ak-pak, fakat iğrenç;
ey tâze kadın, ey onu tâkîbe koşan genç!
Ey hicran üzgünü ana, ey küskün karı-koca;
ey kimsesiz; âvâre çocuklar... Hele sizler,
hele sizler...

Örtün, evet, ey felâket sahnesi... Örtün artık ey şehir;
Örtün, ve sonsuz uyu, ey dünyanın koca kahpesi!


Tevfik Fikret


EYVAH YÖNETİCİ OLDUM KİTAP ÖZETİ             Bir kitabı okurken her zaman ön sözüyle birlikte okunmasını düşünen biri olarak "E...