20 Eylül 2012 Perşembe

Sana son bir şiir yazıyorum.....


Son şiir, 
İçinde ıslak bacak araların da 
Aşk aramak için sevda sözcükleri türetmeyen 
Gözyaşı damlarının kristal berraklığında 
Son bir şiir yazıyorum. 
Olur ya bir gün mazi canlanırda gözlerinde 
Beni hatırlar da okursun diye sevdamı 
Tümcelerin arasında gizleyerek, 
Adını, 
İsimsiz öznelerin içinde betimlediğim de 
Git denildiğinde gitmeyip,kalıp da 
Aşk için savaşmayı göze alamayınca 
Gittiğim için, 
Sana son bir şiir yazıyorum. 
Hani gecenin zifiri karanlığında 
Başını kaldırıp ta gökyüzüne baktığın 
Zaman! 
Gökyüzünde karanlıklara, 
Sana bana ona,hayata inat 
Bir başına o kör karanlığı delercesine 
Gülümseyerek parıldarken 
İnsanın yüreğine ümit ışığı olan 
Ve! 
Sende ona gülümseyerek baktığın an 
San ki sana göz kırpan bir yıldız vardır ya, 
İşte sende benim o yıldızımdın. 
Ama unuttuğum bir şey vardı ki 
O da yıldızların bir gün kayıp gidecekleri, 
Sende sessizce avuçlarımın arasından 
Kayıp gittiğin için 
Sana son bir şiir yazıyorum. 
Sana uzanan ellerimin boş kaldığını 
Dudakların da ismimin solduğunu 
Kalbinde ki yerimin işgal altında olduğunu 
Yaşamının bana bir beden büyük olduğunu 
Bildiğim için içinde ben olmayan satırlarla dolu 
Son bir şiir yazıyorum. 
Dudaklarının hiç tadamadığım tadını 
Koklayamadığım tenin kokusunu, 
Özleyip de seyrine bakamadığım endamını 
Alıp gideceğini bildiğim için 
İçi ayrılık kokan sözlerle dolu 
Son bir şiir yazıyorum. 
Yerim işgal atında 
Fermanım imzalanmış 
İlmek her geçen saniyede bir 
Boğazımı sıkıyor, 
Bense çaresiz ümitsiz bitkin,yorgun bir halde 
Yaşamın kıyısında sallanıp duruyorum, 
Ölüm kokuyor meleklerin kanadında 
Susuzluğumu giderirken çiğ taneciklerinde 
Beklide dönüşü olmayan bir yola 
Hazırlıyorum kendimi 
Son şiirimi yazarken, 
SENİ SEVİYORUM bile diyemeden.


                                 Mustafa Ata

17 Eylül 2012 Pazartesi

BAĞLANMAYACAKSIN



Bağlanmayacaksın bir şeye, öyle körü körüne.
“O olmazsa yaşayamam.” demeyeceksin.
Demeyeceksin işte.
Yaşarsın çünkü.
Öyle beylik laflar etmeye gerek yok ki.
Çok sevmeyeceksin mesela. O daha az severse kırılırsın.
Ve zaten genellikle o daha az sever seni,
Senin onu sevdiğinden.
Çok sevmezsen, çok acımazsın.
Çok sahiplenmeyince, çok ait de olmazsın hem.
Hatta elini ayağını bile çok sahiplenmeyeceksin.
Senin değillermiş gibi davranacaksın.
Hem hiçbir şeyin olmazsa, kaybetmekten de
korkmazsın.
Onlarsız da yaşayabilirmişsin gibi davranacaksın.
Çok eşyan olmayacak mesela evinde.
Paldır küldür yürüyebileceksin.
İlle de bir şeyleri sahipleneceksen,
Çatıların gökyüzüyle birleştiği yerleri sahipleneceksin.
Gökyüzünü sahipleneceksin,
Güneşi, ayı, yıldızları…
Mesela kuzey yıldızı, senin yıldızın olacak.
“O benim.” diyeceksin. 
Mutlaka sana ait olmasın istiyorsan birşeylerin…
Mesela gökkuşağı senin olacak.
İlle de bir şeye ait olacaksan, renklere ait
olacaksın.
Mesela turuncuya, yada pembeye.
Ya da cennete ait olacaksın.
Çok sahiplenmeden, Çok ait olmadan yaşayacaksın.
Hem her an avuçlarından kayıp gidecekmiş gibi, Hem
de hep senin kalacakmış gibi hayat.
İlişik yaşayacaksın. Ucundan tutarak 
Can YÜCEL

HASRET




Yıldızsız bir gece, güneşsiz bir gün
Gün güneşe hasret, ben sana hasret.
Bugün dünü yaşadım, nerdesin bugün
Bugün düne hasret, ben sana hasret.

Hani nerdesin şimde, hani şimdi nerede?
Sular çöle kavuştu aka aka derede
Ümidim tükendi bak, vuslata bu senede
Bülbül güle hasret, ben sana hasret.

Leyla Mecnun’un oldu, Mecnun çöle kavuştu 
Aslı Kerem’i buldu, bülbül gülle buluştu
Gördüğüm gün gönlümde kıvılcımlar oluştu
Çıra çakmağa hasret, ben sana hasret.

Hasretim o deli cesaretine
Razıyım yıllarca esaretine
Ölürsem yazılır verasetime
Mezar bana hasret, ben sana hasret.

Aylar geçti, yıllar geçti gelmedin
Anlaşıldı beni asla sevmedin
Ömrüm geçti bir gün huzur vermedin
Ömür huzura hasret, ben sana hasret.

Bahar geçti yaz gelmeden kış oldu
Bak sayende yaşananlar düş oldu
Gözlerimde her dem biraz yaş oldu
Göz mendile hasret, ben sana hasret.
                                                                             Mehmet Akif Önder

9 Eylül 2012 Pazar

Madem Ki Aşk Cemresidir Gönlün

Sevgili...
Yine bahar gelip vurdu kapımızı.
Ben ki yaktım bütün anılarımı,
Bölüştürdüm bütün şiirlerimi kayıp çocuklara.
Film bitmedi, son yazmadı henüz.
Takılıp kaldım yıllar öncesinin Eylüle çalan bir yazında.
Hiçbir cemre dokunmadı bana, ısıtmadı yaz güneşleri.
Durup durup kendime yaktım yıllar boyu,
Onun için biraz is kokar libasım,
Onun için dağınık biraz saçlarım.
Ben ki bir dolu damıtılmış hüzündüm.
Korkardım bahara dokunmaktan olaki solardı yüzü,
Korkardım Eylülleri azgınlaştıran baharı tutuşturan adam olmaktan.

Sevgili...
Her gece bir Züleyha düşü görüyorum sen gibi,
Düşüyorum içimin kuyularına durmadan.
Yarım yamalak bir senaryo oysa herşey,
Uyanıyorum ki çoktan silinmiş bütün repliklerim.
Budur ürkmüşlüğüm, budur gizlenmişliğim,
Sabrım beni ancak buraya kadar getirdi.

Yoruldum artık sevgili, yoruldum karanfillere kan vermekten.
Anlayamadım bir türlü neden Eylül hep on biri doğurur?
Ve neden aşkın çocukları yoktur?

Oysa sevgili...
Bir Eylül günü, saklandığım hayattan çıkıp gelmek isterdim şimdi sana
Birikmiş bütün baharlarımı adayarak,
Koşarak doru taylar gibi yalınayak,
Çatlasın isterdim damarlarım çatlasın
Ve damarımda akan hüzün bu aşka karışmasın.
Yazık ki yine de Eylül dolu ellerim, yine de derin bir sızı içimde,
Hüzünlü bir gülümseyiş bazen dudaklarımda.
Nasılsa biraz keder bulaşır her aşka,
Her aşka biraz gözyaşı, biraz kalp ağrısı.

Sevgili...
Bu senaryo, bu kuyu, bu Eylül bırakmaz beni.
Geleceksen sen gelmelisin, hüzün kadar cesur aşklar takınarak.

Madem aşk cemresidir gönlün,
Gönlüme biraz bahar, biraz sen katarak....

Kahraman Tazeoğlu

Pembe Yunus Balığı

Kayıp Gül kitabını okudunuz bilmem ama serinin ikinci kitabı elime geçti ve okumaya başladım. kitapda ilgi çeken en önemli nokta pembe yunuslardan bahsetmesiydi. düşündüm acaba bir kurgu mu diye, biraz araştırma yaptım ve gerçekten varmış.


İŞTE PEMBE YUNUSUMUZZZZ.....




9 Eylül Pazar

liseden iki arkadaşımın düğünü var ve ben daha ne giyeceğime karar veremedim çıldırmak üzereyim, ne kadar zor bu elbise seçimi yha:(

7 Eylül 2012 Cuma



Hiç özlemedim seni
Özlemek dostluktandır
dostluğundan öte bulmalıyım seni

Sıcaklığını bulmalıyım
dokunuşlarını, kenetlenişi
Terimizle sulanmalı yeryüzü
güneş terimizle ışıldamalı sabah olunca

Apansız fırtınalar çıkmalı
sarsılmalıyım

Özlemek
yanında olmak isteğidir
gülüşünü görmek biraz da
Hiç özlemedim seni

Saçlarına gül takmam
bir ırmak gibi akıtırım ovaya
soluğunla yanar
dudaklarımın bozkırı

Akkor halindeki ufuk
bakır bir tel gibi eriyip gider
kraterler ortasında kalırım                                                                  Ahmet  TELLİ

EYVAH YÖNETİCİ OLDUM KİTAP ÖZETİ             Bir kitabı okurken her zaman ön sözüyle birlikte okunmasını düşünen biri olarak "E...